Mariana Çukuru

Dünyada doğal oluşumlu en derin çukur Mariana Çukuru olarak bilinmektedir. Büyük Okyanus’un batısında bulunan çukur, yaklaşık olarak 11 kilometre derinliğiyle dünya yüzeyinde bilinen en derin noktadır. Bu çukurun keşfi 1950’li yıllarda gerçekleştirilmiştir ve ilk kez Milliyet adlı Türk gazetesinde yer almıştır. Mariana Çukuru’nun sıcaklığı, basıncı ve canlı hayatı her ne kadar zorlu olsa da, keşiflerin ve araştırmaların devam ettiği bir bölgedir. Çukurun korunması ve çevresel etkileri de önemli konular arasındadır.

Tarihi

Mariana Çukuru’nun keşfi, 1875’te yapılan ilk keşif denemesiyle başladı. Deney için kullanılan gemi “Challenger”, Mariana Adaları’nın güneyindeki bölgede keşif çalışmaları gerçekleştirdi ve bu çalışmalar sırasında çukurun varlığından haberdar oldular. Ancak, derinliği saptamak için gerekli teknolojiler o zamanlar mevcut değildi. Sonraki yıllarda, 20. yüzyılın başlarında, yeni teknolojik gelişmeler ve araştırmalar sayesinde çukurun varlığı teyit edildi ve derinliği ölçülmeye başlandı. 1960’larda otomatik denizaltı tasarlanarak çukura dalınabilmesi mümkün oldu ve ölçümler daha ayrıntılı bir şekilde gerçekleştirildi. 2012 yılında yapılan keşif çalışmaları ise, çukurun 11.000 metre derinliğinde olduğunu ortaya çıkardı.

Özellikleri

Mariana Çukuru dünyanın en derin noktasıdır ve derinliği yaklaşık olarak 11 kilometredir. Sıcaklık seviyesi bu çukurda oldukça yüksektir ve 8.5 santigrat derece ile 10 santigrat derece arasındadır. Bu sıcaklığın nedeni, çukurun tabanında yer alan magma odacıkları ile bağlantılıdır. Basınç da oldukça yüksektir ve 16 bin ton/m² olarak ölçülmüştür. Mariana çukurunda canlı hayatı oldukça ilgi çekicidir. Derin okyanus özelliği gösteren bu çukurda, özellikle de su altı kayaları ve diğer yaşam ortamlarının bulunduğu bölgelerde, yengeçler, çevreler, midye ve diğer kabuklu deniz hayvanları yaşamaktadır.

Derinlik

Mariana Çukuru, 200 kilometreden fazla uzunluğa sahip ve 11 kilometre derinliğiyle dünyanın en derin çukuru olarak bilinir. Çukurun rakımı, deniz seviyesinden yaklaşık 10.994 metre aşağıdadır. Bu, Everest Dağı’nın zirvesinden yaklaşık 2.000 metre daha derindir.

Mariana Çukuru, Okyanusya ve Pasifik Levhası’nın altında yer almaktadır. Çukurun derinliği, 202 challanger isimli bir batış sondası tarafından ölçülmüştür. Sondanın batışı yaklaşık 5 saat sürmüş ve çukurun özellikleri hakkında tarihi bir keşif yapılmasına neden olmuştur.

Sıcaklık

Mariana Çukuru’nun sıcaklığı, ulaşılamaz derecelerde yüksektir. Çok yüksek basınç seviyeleri nedeniyle suyun kaynama noktası artar ve bu da Çukur’da suyun kaynamasını engeller. Bu nedenle, su sıvı halde kalır ve sıcaklığı da artar. Çukurda sıcaklığı ısı kaynaklarına bağlı olarak değişebilir ve yer yer 700°C’ye kadar çıkabilir. Ayrıca, Çukurun sıkıntılı koşulları ve ekstrem sıcaklıkları nedeniyle hayat mümkün değildir. Bu koşullar, deniz canlılarının da yaşayamamasına neden olur.

Basınç

Mariana Çukuru’ndaki basınç, insanlar için dayanılmaz seviyelerdedir. Çukurun derinliği, atmosferik basıncın giderek azaldığı anlamına gelir. Bu basınç düzeyinde, bir insan kafasındaki tüm kanın bozulmasına neden olabilir. Basınç, çukurun en altındaki noktalarında 1,086 atmosfer değerine ulaşır. Bu seviye, normal atmosferik basınca kıyasla yaklaşık 1,000 kat daha fazladır. Bu nedenle, insanlar bu basınca dayanamazlar. Ancak çukurun derinlerinde yaşayan bazı deniz canlıları, bu zorlu koşullara uyum sağlamışlardır ve bu basınca dayanabilmektedirler.

Canlı Hayatı

Mariana Çukuru, sert koşulları ve ekstrem sıcaklıkları ile bilinir. Bu çukurun derinliklerinde, hayatta kalmak için gerekli olan madde ve besinlerin çok az olduğu bir ortamda yaşam mücadelesi veren canlılar mevcuttur. Çukurun zor koşullarına uyum sağlamış yaratıklar, yaklaşık olarak %50 daha küçük bir boyutta olurlar. Bunun sebebi küçük boyutta olmanın, sıcaklığın yükselmesine ve var olan besinlerin paylaşılmasına yardımcı olmasıdır.

Mariana Çukuru’nda yaşayan organizmaların çoğu, besin kaynakları olarak başka canlılara ya da diğer benzer kaynaklara bağlıdır. Bazı bakteri ve mikroplar, okyanus dibindeki hidrotermal kaynaklarından enerji sağlarlar. Bunun yanında, bazı balıklar ve kriller de bu canlılar sayesinde hayatta kalabilmektedir. Fakat, burada yaşayan canlıların hepsi bu zorlu ortama uyum sağlayamaz. Bu sebeple, Mariana Çukuru’nda yaşayan canlıların sayısı oldukça sınırlıdır.

Mariana Çukuru’nun canlı hayatı, insanlar için de oldukça ilgi çekicidir. Çünkü buradaki bu dayanılmaz koşullara uyum sağlamış olan canlılar, diğer canlılar kadar önemli ve etkileyici hikayeleri vardır.

Keşif ve Araştırmalar

Mariana Çukuru’nun keşfi oldukça zorlu bir süreçle gerçekleşti. İlk olarak 1875 yılında HMS Challenger tarafından keşfedilen çukur, o dönemdeki teknolojik imkanlar yetersiz olduğu için tam olarak keşfedilmedi. Daha sonra 1950 yılında yapılan sonar ölçümleri ile keşfedildi ve 2012 yılında yapılan Deepsea Challenger keşfi ile daha detaylı araştırmalar yapılabildi. Günümüzde Mariana Çukuru’nun özellikleri ve canlı hayatı hakkında araştırmalar devam etmektedir. Bu araştırmaların sonucunda çukurda yaşayan canlıların basınç ve sıcaklığa nasıl dayandığı, çukura düşen insanların hayatta kalma şansı ve çevresel etkileri gibi konularda daha fazla bilgi sahibi olunması hedeflenmektedir.

Keşif Süreci

Mariana Çukuru’nun keşfi, 1875 yılında İngiliz HMS Challenger gemisi tarafından gerçekleştirilmiştir. Gemideki bilim adamları, Atlas Okyanusu’nun batısında, Japon Denizi’ni Büyük Okyanus’a bağlayan Mariana Adaları’nın yakınlarında, derinliği 8.184 metre olan bir çukur keşfettiler. İlk keşif ekibi, bu çukurun derinliği, sıcaklığı ve basıncı hakkında önemli gözlemlerde bulundu. Ayrıca, çukurun dibinde yaşayan canlıları da keşfettiler. İlk keşif ekibi, bu zorlu ortamda yaşayan canlıların hayatta kalabileceklerini keşfetmiş oldu. Bu keşif, o tarihlerde olağanüstü olarak kabul edildi.

Günümüzde Yapılan Araştırmalar

Şu anda Mariana Çukuru üzerine yapılan araştırmalar, çukurun derinliği, canlı hayatı ve jeolojik yapısı hakkında daha fazla bilgi edinmeyi amaçlıyor. Bilim insanları, özel robotlar aracılığıyla çukurun dibine indi ve canlı hayatı gözlemledi. Ayrıca, çukurun bulunduğu tektonik plaka hakkında da daha fazla bilgi edinmek için araştırmalar yapılıyor. Plakanın hareketleri incelenerek, depremler ve tsunamiler gibi doğal afetlerin tahmin edilmesi amaçlanıyor. Mariana Çukuru aynı zamanda küresel iklim değişiklikleri ve kirlilik hakkında da önemli bir rol oynamaktadır. Bilim insanları, bu konuları anlamak için Mariana Çukuru’nun özelliklerini ve çevresini daha iyi anlamak amacıyla araştırmalar yapmaktadır.

Çevresel Etkileri

Mariana Çukuru, yüzey altındaki bu derin okyanus çukuru gibi eşsiz bir bölgeyi keşfetmenin yanı sıra, insan etkilerine maruz kalıyor. Yakın zamanda keşfedildiği için doğal unsurlarda herhangi bir değişiklik olup olmadığı henüz tam olarak bilinmiyor. Ancak, çukurun çevresindeki deniz suyunun yüksek seviyelerde radyoaktif maddeler içerdiği bilinmektedir. Bununla birlikte, çukurun derinliği, atmosferik zehirlerin neredeyse tamamını etkisiz hale getiren bir bariyer görevi gördüğünden hava kirliliği konusunda endişelenmenize gerek yoktur.

Mariana Çukuru ve çevresindeki bölgelerin doğal unsurlarının daha fazla zarar görmesini önlemek için dünya liderleri, bölgeyi korumak için stratejiler geliştirdiler. Bu stratejiler, turistlerin bölgeyi ziyaret etmesine izin vermeden önce gerekli önlemler alınarak çevresel etkilerin en aza indirilmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Ayrıca, çukurun çevresinde yapılan araştırmalar da bölgenin korunmasına yardımcı olacak veriler sağlamaktadır.

Çevresel Etkileri

Mariana Çukuru, sadece kendi derinliği ve basıncıyla değil, aynı zamanda çevresindeki doğal yaşamı etkileyen çeşitli faktörlere de sahiptir. Deniz suyu kirliliği, endüstriyel atıklar ve havadaki seragazları, çukur ve çevresinde yaşayan canlıların hayatını etkileyebilir. Bunun yanı sıra, çevresel değişikliklerin çukurun yapısını ve özelliklerini değiştirebileceği bilinmektedir. Dünya genelindeki artan insan faaliyetleri, Mariana Çukuru’nun da en büyük çevresel tehditlerinden biridir ve bu çukurun korunmasının önemini daha da artırmaktadır.

Korunması

Çukurun yeraltı kaynakları, canlı hayatı ve özellikle ender bulunan bazı organizmaları nedeniyle Mariana Çukuru’nun korunması oldukça önemlidir. Çukurun turistler tarafından ziyaret edilmemesi ve özellikle gemilerin çukuru geçişlerinin sınırlandırılması gerekmektedir. Çünkü, gemilerin yakıt dökmesi çevresel etkilerinin en büyük sebebidir. Ayrıca, yetkililer çukurun yakın çevresindeki balık avcılığına sınır koyarak canlı hayatı koruma altına alabilirler. Bazı öncelikli organizmalarının koruma altına alınarak neslinin devamının sağlanması sağlanmalıdır. Yapılan araştırmalarda, sürekli dalış ekibi göndererek çukurun durumunu izlemek ve çevresel etkileri değerlendirmek önemlidir.

Yorum yapın