20. yüzyıl boyunca, sinema sanatı gittikçe gelişti ve pek çok yapımcı, unutulmaz filmler çekti. Dünya sinema tarihinin en önemli yapıtları, bu yüzyılda ortaya çıktı. 20. Yüzyıl Studios Filmleri, dünya sinemasının zirvelerinde yer alan filmler arasında sayılabilir. Bu filmler, konuları, oyuncuları, senaryoları ve tabii ki yönetmenleriyle dikkat çekmeyi başardı. 20. yüzyılın en ünlü ve en ikonik filmlerinin konuşulduğu bu makale, film tutkunları için kaliteli bir kaynak olacak.
20. Yüzyılın En İyi Filmleri
20. yüzyıl, sinema dünyasında büyük bir devrim yarattı ve film endüstrisi için inanılmaz bir büyüme sıçraması oldu. İşte 20. yüzyılın en iyi filmlerine bir göz atalım:
Film | Yönetmen | Yıl |
---|---|---|
Yurttaş Kane | Orson Welles | 1941 |
Afrika Kraliçesi | John Huston | 1951 |
Güvercinlerin Gölgesi | Elia Kazan | 1955 |
Baba | Francis Ford Coppola | 1972 |
Akira | Katsuhiro Otomo | 1988 |
Bu filmler, inanılmaz bir yapımcılık ve unutulmaz oyunculuklarla hayat buldu. Dünya sineması için birer başyapıt olarak kabul edilirler. Ayrıca, bu filmlerin her biri kendi epik öyküleriyle ve kendine özgü estetik özellikleriyle dikkat çekmektedirler. 20. yüzyılın en iyi filmleri arasında bulunan bu yapıtlar, sinema sektörü için bir dönüm noktası olarak kabul edilirler.
20. Yüzyılın En İyi Yönetmenleri
20. Yüzyıl boyunca sinema dünyasına damgasını vuran birçok yönetmen yer alıyor. Ancak kimler en iyiler arasında bulunuyor tartışmalı bir konu. Bazılarına göre Alfred Hitchcock, gerilim türünün en iyi temsilcisi olarak listenin başında yer alırken, Francis Ford Coppola’nın başyapıtı Baba ile yer aldığı diğer listede yerini aldı. Martin Scorsese’nin başarıları da unutulmaz filmler ile devam ediyor. Bu üç yönetmenin yanı sıra, Stanley Kubrick, Steven Spielberg, Akira Kurosawa, Federico Fellini ve Ingmar Bergman da en iyi yönetmenler arasında sayılabilir.
20. Yüzyılın en iyi yönetmenleri arasında yer alan isimler, ürettikleri filmler ile sinema tarihine damga vurdular. Yaptıkları işler, birçok açıdan etkileyici olmaları sebebiyle tartışma yaratmaktadır. Herkesin beğenisine göre yönetmenler ve filmler farklılık gösterir. Ancak kaliteli yapımların her zaman takdir göreceği aşikardır.
- Alfred Hitchcock
- Sapık
- Vertigo
- Francis Ford Coppola
- Baba
- Apocalypse Now
- Martin Scorsese
Yukarıda belirtilen isimler, 20. yüzyılın en başarılı yönetmenleri arasında yer almaktadır. Sizce kim 20. yüzyılın en iyi yönetmeni?
Alfred Hitchcock
Sanatçıların, çoğu zaman kişisel hayatlarındaki zaafların, korkuların ya da saplantıların, sanatsal üretimlerine nasıl yansıdığına dair pek çok örnek vardır. Alfred Hitchcock da bu örneklerin en başarılılarından birisi. Kariyerine sessiz filmler döneminde İngiltere’de başlayan Hitchcock, daha sonra ABD’ye taşınarak dünya sinemasının en iyi filmlerinden birçok örneğini verdi. Yönetmenin en bilinen kelimeleri “Korku”, “gerilim” ve “sürpriz” olduğundan, filmleri de bu kelimelerin öğelerini taşırlar. “Sapık”, “Vertigo”, “Kuzuların Sessizliği” gibi filmleriyle sinema tarihine damgasını vuran Hitchcock, aynı zamanda zeki ve maceracı bir yapımcıydı.
- Sapık: 1960 yapımı bu film, sinema tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı korku filmlerinden biridir. Marion Crane rolündeki Janet Leigh, klasikleşmiş duş sahnesiyle sinema tarihine geçmişti.
- Vertigo: Alfred Hitchcock’un yapıtları arasında belki de en tartışmalı olanıdır. Kimi eleştirmenlere göre film, bir uçurumun kenarından düşme korkusunun metaforudur.
Alfred Hitchcock’un filmleri, dönemlerine göre oldukça sıra dışı öğelere sahipti. Örneğin “Kuşlar” filminde kuşların saldırısı gibi doğaüstü bir olay, o dönemlerde hiç alışılmamış bir senaryo unsuru idi. Ayrıca, filmlerinde kullanılan kamera açıları ve montaj tekniği gibi sinema teknikleri de Hitchcock’a özgüydü.
Sapık
Sapık, Alfred Hitchcock’un en önemli filmlerinden biridir. Başyapıt, psikolojik gerilim türünün ustalıkla kullanılmasıyla dikkat çeker. Film, Marion Crane adlı bir kadının, işyerinde çaldığı parayla sevgilisiyle birlikte rahat bir hayat kurmak için yola çıkmasını anlatır. Ancak yolculuk sırasında tesadüfen Norman Bates adında genç bir adamla tanışırlar ve iblis dolu bir maceraya atılırlar. Sapık, Hitchcock’un en çok tartışılan filmlerinden biridir ve film hakkında pek çok ilginç hikaye vardır. Örneğin, filmde kullanılan şiddet dolu sahneler o kadar rahatsız ediciydi ki, Hitchcock bile filmin yayınlanmasından önce bu sahneleri kesmek zorunda kalmıştı.
Vertigo
Alfred Hitchcock’un yönettiği Vertigo, sinema tarihindeki en önemli filmlerden biri olarak kabul edilir. Filmdeki her detay, simgesel anlamlar taşır. Özellikle kadın karakterlerin estetik görüntüsü, filmin birçok sahnesinde ortaya konan simgelerle birleşerek estetik bir bütünlük oluşturur.
Öte yandan, filmin hikayesi de birbirine bağlanan sembollerle doludur. Scottie’nin (James Stewart) akıl sağlığı ve kimliği, Madeleine (Kim Novak) karakterinin kimliği, çöküş teması ile birleşerek filmin simgesel anlamlarının bir parçası haline gelir.
Filmin estetik özellikleri de oldukça başarılıdır. San Francisco’da çekilen film, mekan ve ışık kullanımı açısından oldukça iyi bir iş çıkarır. Ayrıca, filmde kullanılan renkler ve kostümler de ana karakteirlerin kişilik özelliklerini yansıtır.
Francis Ford Coppola
Francis Ford Coppola, bugünkü sinema dünyasında hala büyük bir etkiye sahip olan bir Amerikalı film yapımcısıdır. Kariyeri boyunca pek çok önemli film çekti, ancak hiçbir şey “Baba” kadar büyük bir başarı yakalayamadı. Yine de, “Apocalypse Now” ve “The Conversation” gibi önemli filmleri de unutulmamalı. Coppola, yönetmen ve yapımcı olarak birçok ödül kazandı ve sinema dünyasına katkılarından dolayı birçok onur ödülü aldı. Coppola, aynı zamanda filmlerinde kullanılan müziklerle de tanınır ve “The Godfather” serisi, Godfather III’e kadar olduğu gibi, “The Conversation” ve “Apocalypse Now” gibi filmlerinde de başarılı bir şekilde müzik kullanmıştır.
Baba
Baba, Francis Ford Coppola’nın yönettiği ve Marlon Brando’nun başrolünde yer aldığı epik bir suç dramasıdır. Film, 1972 yılında vizyona girdiğinde büyük bir başarı elde etti ve geniş bir hayran kitlesi kazandı. Baba, daha sonra bir kült klasiği haline geldi ve modern sinemanın en önemli filmlerinden biri olarak kabul edildi.
Film, Vito Corleone (Marlon Brando) adlı bir mafya liderin hikayesini anlatarak New York’ta yaşanan suç dünyasını konu alıyor. Film, aynı zamanda Corleone ailesinin iç çatışmalarını ve suç dünyasının yıkıcı etkilerini de ele alıyor.
Film, Brando’nun unutulmaz performansı, Mario Puzo’nun romanından esinlenen senaryosu ve Coppola’nın mükemmel yönetmenliği ile öne çıktı. Baba, En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu (Brando) dahil olmak üzere 11 Akademi Ödülü’ne aday gösterildi ve En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Uyarlama Senaryo ödüllerini kazandı.
Apocalypse Now
Francis Ford Coppola’nın yönettiği ve 1979 yılında vizyona giren ‘Apocalypse Now’, Vietnam Savaşı’na dair güçlü bir yorum olarak kabul edilmektedir. Ancak filmin yapım süreci oldukça zorlu geçti. Öncelikle, filmin başrol oyuncusu Martin Sheen, filmin çekimlerinin başlamasından birkaç hafta sonra bir kalp krizi geçirdi. Bu nedenle, filmin bazı sahneleri, Sheen’in iyileşmesini beklerken, geçici olarak Dennis Hopper tarafından yönetildi. Ayrıca, filmin çekimleri, Filipinler’deki bir ormanlık alanda gerçekleştirildi ve mevsimsel yağışlar nedeniyle sık sık ertelendi. Ancak tüm zorluklara rağmen, filmi tamamlamayı başardılar ve ‘Apocalypse Now’, sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olarak kabul edildi.
Martin Scorsese
Martin Scorsese, 20. yüzyılın en önemli yönetmenlerinden biridir. Kariyeri boyunca sayısız unutulmaz film çekti ve birçok ödül kazandı. Scorsese’nin hikayelerinde yer alan karakterlerin canlılığı, görüntü yönetimi, müzik tercihleri ve redaksiyonu, onu benzersiz bir sanatçı haline getirdi. Öne çıkan filmlerinden bazıları arasında Goodfellas, Raging Bull, The Departed, Taxi Driver ve Casino yer alıyor.
Scorsese gerçek yaşamda olan hikayelerden de esinlenerek filmler çekmiştir. Örneğin, Goodfellas, gerçek bir mafya üyesinin hayatını konu alırken, Raging Bull, boksör Jake LaMotta’nın hayat hikayesine dayanır. Lirik olduğu kadar şiddet dolu olan filmleriyle, Scorsese, sinema dünyasında sınırları zorlamıştır.
- Goodfellas
- Raging Bull
- The Departed
- Taxi Driver
- Casino
Her biri bir başyapıt olan bu filmler, Scorsese’nin hikaye anlatma becerisiyle öne çıkarlar. Diyalogları akılda kalıcıdır ve işlenişleri oldukça orijinaldir. İşte bu nedenlerle, Scorsese, sinema tarihinin en büyük yönetmenlerinden biri olarak anılmaktadır.
20. Yüzyılın En İyi Aktörleri
20. yüzyıl sinema tarihi, birçok büyük aktörün yükselişiyle anılmaktadır. Yıl boyunca beyazperdeyi dolduran oyuncular arasından en yüksek seçkinliğe sahip olanlar, bir yardımcı olarak başladıkları kariyerlerini başrole yükselterek büyük bir hayran kitlesi kazandılar. İşte 20. yüzyılın en iyi aktörlerinden bazıları:
- Marlon Brando
- Jack Nicholson
- Dustin Hoffman
- Robert De Niro
- Al Pacino
- Cary Grant
Bu isimlerin hepsi, rollerindeki dikkat çekici performansları ve sinema dünyasına yaptıkları katkılar nedeniyle tartışmasız bir şekilde en büyük aktörler arasında kabul edilmektedir. Her birinin kendine özgü bir tarzı vardır ve genellikle dünya genelinde hayranlıkla izlenirler.
Marlon Brando
Marlon Brando, Amerikan sinema tarihinin en ikonik aktörlerinden biridir. The Wild One, On the Waterfront, The Godfather gibi unutulmaz filmlerdeki performanslarıyla ünlenen Brando, oyunculukta yeni bir çağ başlatmıştır. Ancak, Brando’nun hayatı sadece sinemadan ibaret değildi. Aktör, hayatı boyunca birçok zorlukla karşı karşıya kalmıştı.
Brando, 1924 yılında Nebraska, Omaha’da dünyaya geldi. Genç yaşlarında New York’a taşındı ve burada oyunculuk kariyerine başladı. İlk olarak Broadway’de sahne aldı. Kariyeri boyunca birçok ödül kazanan aktör, sosyal konulara duyarlılığıyla da tanınır. On the Waterfront filmindeki rollü performansı, sinema tarihinde unutulmazlar arasındadır. Bu performansıyla birlikte Oscar kazanmıştı.
Ancak, Brando’nun hayatı da pek çok zorlukla doluydu. Ailesiyle olan ilişkileri gergindi ve onun daçka’da bir çiftlikte yaşadığı bir dönemde, oğlu Christian, kız arkadaşını öldürdüğü suçundan yargılandı. Bunun yanında Brando, psikiyatrik tedavi gördü ve alkol bağımlılığı ile mücadele etti.
Marlon Brando, yalnızca sinema tarihine damgasını vuran bir aktör değil, aynı zamanda bir ikondu. Brando’nun performansları, hâlâ sinemaseverlerin hayranlıkla izlediği unutulmaz anılardan biridir.
Jack Nicholson
Jack Nicholson, oyunculuğuyla sinema tarihindeki en ikonik isimlerden biridir. Usta oyuncunun rol aldığı filmlerden bazıları unutulmazdır. 1980’lerin başyapıtı “The Shining”de canlandırdığı Jack Torrance karakteri, korku filmleri tarihinde akıllardan çıkmayan bir performanstır. Nicholson, “One Flew Over the Cuckoo’s Nest” filmindeki McMurphy rolüyle de en iyi erkek oyuncu Oscar ödülü kazanmıştır. “Batman” filmindeki Joker karakteriyle de unutulmaz bir kötü adam performansı ortaya koymuştur. Nicholson, aynı zamanda “Chinatown” ve “As Good as It Gets” filmlerindeki rolleriyle de sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.
20. Yüzyılın En İyi Filmleri Arasında Neler Var?
20. yüzyıl, sinema dünyasında birçok başyapıtın ortaya çıktığı bir dönemdi. İşte hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından göklere çıkarılan en iyi filmler:
Sıra No | Film Adı | Yönetmen | Yıl |
---|---|---|---|
1 | Yurttaş Kane | Orson Welles | 1941 |
2 | Afrika Kraliçesi | John Huston | 1951 |
3 | Napolyon | Abel Gance | 1927 |
4 | Guguk Kuşu | Miloš Forman | 1975 |
5 | Kumarbaz | Martin Scorsese | 1995 |
Bu filmler, farklı dönemlerde ve farklı türlerde olsalar da, unutulmaz anlar, güçlü performanslar ve estetik özellikleriyle sinema tarihindeki yerlerini hak ediyorlar. Hangisini izlesem diye düşünüyorsanız, her biri birbirinden özel.
Afrika Kraliçesi
Afrika Kraliçesi, 1951 yılında vizyona giren ve Humphrey Bogart ile Katharine Hepburn’u bir araya getiren klasik bir macera filmidir. Film, I. Dünya Savaşı’ndan kaçan Amerikalı bir maceraperest olan Charlie Allnut (Bogart) ile misyoner olan Rose Sayer (Hepburn) arasındaki bir aşk hikayesi etrafında dönüyor. İkili, Almanya’ya karşı mücadele etmek için tekneyle Afrika nehirlerinde yolculuk yaparken, bir yandan da tehlikelerle mücadele ediyorlar.
Film, büyük bir bütçeyle çekildi ve Afrika’nın egzotik manzaraları, çılgınca maceralar ve çekişmeli bir romantizmle dolu muhteşem bir görsel şölen sunuyor. Afrika Kraliçesi, akılda kalıcı karakterler, efsanevi sahneler ve Howard Sackler ve John Huston’un muhteşem senaryosuyla sinema tarihinin en büyük klasikleri arasında yer alıyor.
Yurttaş Kane
Yurttaş Kane, film tarihinin en büyük başyapıtlarından biridir. Orson Welles tarafından yönetilen bu film, 1941 yılında gösterime girdiğinde tam bir devrim yarattı. Film, Charles Foster Kane adlı bir medya patronunun hayat hikayesini anlatmaktadır. Filmde Welles’in kullandığı teknikler, sinema diline yenilikler getirdi ve gelecek nesillerin yönetmenlerine büyük ilham kaynağı oldu.
Film eleştirmenleri tarafından sürekli olarak en iyi filmler listelerinde yer alan Yurttaş Kane, efsanevi bir hikaye anlatımı ve sinematografiye sahiptir. Filmin en önemli özelliği, yıllar içinde yüzlerce farklı yorum almış olmasıdır. Kane karakterinin hayatına dair anlatılan hikaye, modern toplumda güç ve zenginlik arayışının yansımasıdır. Yurttaş Kane, sadece sinema tarihinin değil, aynı zamanda modern kültürün de en önemli simgelerinden biridir.
Godfather
Francis Ford Coppola’nın suç draması Godfather, 20. yüzyılın en önemli filmleri arasında kabul ediliyor. Başarılı oyuncu kadrosu, sarsıcı hikayesi ve unutulmaz diyaloglarıyla Godfather, sinema tarihinde bir dönüm noktasıdır. Filmin ana karakteri, ailesinin başına geçen genç mafya lideri Vito Corleone, Marlon Brando tarafından canlandırılırken, film ayrıca Robert De Niro’nun da yer aldığı birçok ünlü oyuncuyu da barındırıyor. Godfather, iddialı stratejileri, çekişmeleri ve aile bağlarındaki mücadeleleri ile suç filmlerinin ana unsurlarını yeniden yazdı ve modern sinemaya yön veren bir yapıt oldu.
20. Yüzyılın Cinsel Devrimi
20. yüzyıl, cinselliğin açıkça tartışılmaya başlandığı, cinsel tabuların yıkıldığı bir dönemdi. Bu dönemin önemli filmlerinde de bu değişim hissediliyor. Bu filmlerden biri olan “Kirli Dans” (Dirty Dancing), Johnny adındaki bir dansçı ve ailesi tarafından yaz kampına götürülen genç kız Baby arasındaki aşkı anlatıyor. Filmdeki erotik sahneler ve Johnny ve Baby arasındaki romantizm, cinsel devrimde önemli bir rol oynadı.
Bernardo Bertolucci’nin “Last Tango in Paris” filmi de, cinsel devrim için önemli bir film olarak kabul ediliyor. Film, Paris’te tesadüfen karşılaşan Paul ve Jeanne’un arasındaki tutku dolu ilişkiyi anlatıyor. Bu film, seks sahnelerindeki gerçekçiliğiyle büyük tartışmalara neden olmuştu.
Cinselliğin açıkça konuşulduğu filmlerden bir diğeri de “Güneşe Doğru” (Going South) filmidir. Filmde Jack Nicholson, yanlış bir şey yaptığı için suçlanan bir adamı canlandırıyor ve bir grup kadın mahkumla birlikte çiftlikte çalışıyor. Cinsel açlık, filmde sık sık ele alınıyor ve Nicholson’ın karakteri, cinsel özgürlük konusunu sorguluyor.
Kirli Dans
Kirli Dans, 1980’lerin başında çekilmiş olan bir dans filmidir. Filmdeki erotik sahneleri sayesinde, cinsel özgürlüğe dair farklı bir bakış açısı sunan yapıtlar arasında yerini almıştır. Film, bir dansçının hayat hikayesini anlatırken, aynı zamanda cinselliği ve erotizmi de işler.
Kirli Dans, ilk kez gösterildiğinde, büyük tartışmalara yol açtı. Filmdeki dans sahnelerinin cinsel içerikli olduğu düşünüldüğünde, o dönemki toplumsal değerlerden oldukça kopuk bir film olarak görüldü. Ancak zamanla, film çeşitli yönetmenlerin ve eleştirmenlerin dikkatini çekti ve cinselliği işleyen birçok filmin de öncüsü haline geldi.
Kirli Dans’ın etkisi, sadece sinema dünyasında değil, popüler kültürde de hissedildi. Özellikle dans kültürüne büyük bir katkısı oldu ve sinema tarihinin en ünlü dans filmleri arasında yerini aldı.
Last Tango in Paris
Bernardo Bertolucci’nin yönettiği “Last Tango in Paris”, 1972 yapımı bir erotik drama filmidir. Film, 20. yüzyılın cinsel devrimi döneminde çekilmiş ve tartışmalara neden olmuştur. Filmde, Marlon Brando ve Maria Schneider’ın canlandırdığı iki karakter arasındaki yoğun cinsellik dolu ilişki anlatılır.
- Film, ilk gösterimi yapıldığında, erotik sahneleri ve şiddet içeren sahneleri nedeniyle birçok ülkede yasaklanmıştı.
- Filmin çekimleri sırasında, Maria Schneider’in yaşadığı istenmeyen tecavüz sahnesi nedeniyle film yapımcısı Bertolucci ile arası açılmıştı.
- “Last Tango in Paris”, sinema tarihinde önemli bir yere sahiptir ve cinsellik konusunda bir devrim niteliğindedir.
Film, günümüzde de sinemaseverlerin ilgisini çekmeye devam ediyor ve erotizmin sinemadaki yeri hakkında birçok tartışmaya konu oluyor.
20. Yüzyılın En İyi Animasyon Filmleri
20. yüzyıl boyunca animasyon filmleri de popüler hale gelmiş, çocuklar ve yetişkinler tarafından ilgiyle takip edilmiştir. İşte 20. yüzyılın en iyi animasyon filmleri:
- Snow White and the Seven Dwarfs: Disney’in ilk tam boyutlu animasyonu, 1937 yılında piyasaya sürüldü. Daha sonra Disney karakterlerinin birçoğunun ilham kaynağı oldu.
- Fantasia: Ünlü Mozart, Beethoven ve Stravinsky müzikleri eşliğinde yapılan 1940 Amerikan yapımı animasyon filmi.
- Bambi: 1942 yılında yapıldığında, animasyon ve doğal hayatın birbirine mükemmel şekilde uyum sağlamasından dolayı takdir topladı.
- The Lion King: Afrika’da geçen bir epik çizgi film, yıllar boyunca hayranlık uyandırdı.
- Toy Story: Pixar tarafından yaratılan ve büyük başarı kazanan bir filmdir.
- Shrek: 2001 yılında yapılmış bir animasyon filmi. İlk kez, bir animasyon filmi hem yetişkinler hem de çocuklar için uygun bir şekilde yapıldı.
Bu filmler, 20. yüzyılın en iyi animasyon filmleri arasında yer almaktadır. Bu filmler, yeni teknolojilerin kullanılması ve inovasyonun getirileri sayesinde bugün bile popülerliğini korumaktadır.
Snow White and the Seven Dwarfs
Snow White and the Seven Dwarfs, Disney’in tarihteki ilk tam boyutlu animasyon filmidir. 1937 yılında piyasaya sürülmeden önce pek çok zorlu süreçten geçen film, birçok açıdan devrim niteliği taşıdı. Bu film, Disney’in bugün bile hayranlıkla hatırlanan klasik karakterleri arasında yer alır. Snow White gibi, diğer pek çok karakter de bu filmde yaratıldı. Sürükleyici öyküsü, etkileyici müzikleri ve eşsiz animasyon tekniğiyle, Snow White and the Seven Dwarfs, hem çocuklar hem de yetişkinler için ölümsüz bir masal olarak kaldı.
The Lion King
The Lion King, Disney’in Afrika’da geçen unutulmaz çizgi filmi olarak sinemaseverlerin kalbinde yer edinmiştir. Film, Simba adlı bir aslan yavrusunun babasının ölümü ve kraliyet tahtına hak kazanma yolculuğunu ele alır. Epik hikaye, muhteşem animasyonları ve akılda kalıcı müzikleriyle yıllar boyunca hayranlık uyandırmıştır. Film, ayrıca birçok ilham verici karaktere de sahiptir, örneğin, kurnaz meşhur Şenaydım Kapoor, komik suratlı Pumbaa ve güçlü ve cesur Nala.
The Lion King, hem çocuklar hem de yetişkinler için keyifli bir seyir sunar. Filmin etkileyici animasyonları, Afrika’nın muhteşem doğal güzelliklerini ve vahşi yaşamını başarıyla yansıtır. Ayrıca, müzikleri ve şarkılarıyla da dinleyenleri büyüler. “Hakuna Matata” ve “Can You Feel the Love Tonight” gibi klasik parçalar yıllar sonra bile hala akılda kalıcıdır. Genel olarak, The Lion King, Disney’in en unutulmaz animasyon filmlerinden biridir ve sinema tarihinin en unutulmaz karakterleri arasında yerini almıştır.